Bu hafta, yoğun siyasi gündemden dolayı; “Geçmişle Sohbet” köşesi için röportaj yapamadık. Bu aksaklık için tüm okurlarımızdan özür dileriz. Tuz Gölü dergisi’nin Eşmekaya kısmında yayınlanan üçüncü “Geçmişle Sohbet” metnini de sizlerle paylaşarak; bu haftalık sizlerden anlayış bekliyoruz.
Şimdi de “Geçmişle sohbet” köşesinde Eşmekaya Belediyesi’nin Emekli ve Konuk Evi’nde, oturan Eşmekaya halkıyla yaptığımız hoş sohbetle sizleri baş başa bırakıyoruz.
Eşmekaya’nın tarihini siz ne kadar biliyorsunuz?
Karaman Arşivinde okuduğumuza göre, 1535 – 36’lara dayanır Eşmekaya’nın tarihi. Bildiğimiz kadarıyla, Obruk’tan gelenler var. Bizim gelmemiz 1850’lere dayanıyor. Zaten 1850’lerden aşağısını bulamıyoruz. Buraya üç kardeş gelmiş, o üç kardeş burada şimdi üç sülale oldu. Başkan, Aydın, Erdoğdu.
Eskiden insan ilişkileri nasıldı?
Eskiden insan ilişkileri iyiydi, saygısızlık yapanı büyükler döverdi. Küçükler, büyüklerine karşı gelemezdi. İster suçlu ol, ister suçsuz. Bir oğlan ya da gelin; anne babasının yanında çocuğunu sevemezdi, kucağına alamazdı. Gelinler, kaynatasının ve kayınlarının yanında konuşamazdı.
Köy odaları olurdu, bizler köy odalarında toplanır, sohbet ederdik. Televizyon çıktı çıkalı ne köy odası kaldı ne de o eski sohbetler. Şimdi kimse kimsenin evine gitmiyor. Şimdi ben birinin evine üç gün üst üste varayım, hemen bir dedikodu çıkar. O zamanlar böyle bir şey yoktu. Gidip gelmek çok doğal bir şeydi.
Şimdi düzen bozuldu, eskiden adam tohumunu saçar; harmanda ne çıkarsa toplardı. Ama şimdi gübreler çıktı, krediler çıktı. Ben haram yemedim diyen insan yoktur. Aslında birazda bu yüzden böyle olduk. Biz 15 – 18 yaşlarında kendi yaşıtımız kızlarla oynardık. Hiçbir kötülükte düşünmezdik ama şimdi hadi oyna oynayabilirsen.
Eskiden Eşmekaya’da hayat koşulları nelermiş?
Buranın halkı, fazla yokluk görmemiş. Bu yüzden, çalışma noktasında biraz zayıflarmış. Çünkü akarsular çok olduğu için, sulama ve ürün noktasında rahatmış. 7 sene kıtlık geliş mesela, Eşmekaya bu kıtlığı çok görmemiş, o dönemde çoğu en azından kendisini kurtarmış.
1959’da ben hatırlıyorum, ekinleri dolu vurmuştu. O sene kıyak, kamış derdik; onlardan hayvanlara saman yaptık. Hatta o sene şu Mescid-i Küba camisinin üzerini açmışlar, damındaki saman ve fassalları alıp, hayvanlara yem yapmışlar.
Eskiden düğünler nasıl olurdu?
Eskiden çalgı olmadığı müddetçe düğün tutulmazdı. Oturdular mı üç gün deve yaparlardı. Bir arkaya bir öne adam koyarlardı, merdiveni de ortaya koyarlardı; hörgüç yaparlardı, çan takarlardı. Onu oynatırlardı. Üç, beş tane erkek kız kılığına girerdi, onu alıp, kaçmaya çalışırlardı. Eskiden öyle bir düğün olurdu ki, ne biçim düğün olurdu.
Şimdi gidiyorsun düğün salonuna, iki müzik; alıp götürüyorsun.
Hepinize teşekkürlerimi sunuyorum.
bursa escort bayan görükle bayan escort
perabet giris adresi canli casino perabet grandpashabet 1xbet bahis kacak iddaa alanya escort bayan antalya escort bodrum escort seks hikayeleri sex hikayeleri
görükle escort escort bayan elit bayan escort escort kızlar bursa vip bayan eskort escort bayanlar escort